Yurtdışında çalışmak istiyor ve nereden başlayacağını bilmek istiyorsan benim o yoldan nasıl geçtiğimi anlattığım bu yazıyı okuyabilirsin.
2017 yılının ikinci yarısında yerleştiğim, yeni evim yeni şehrim, daha önce yaşamak için aklımda olmayan tropikal cennet Bangkok'a çalışmak için yerleşme hikayem.
Tam da geçtiğimiz ay Bangkok‘taki 3. yılıma girmişken Bangkok maceramın nasıl başladığını anlatmak güzel bir rastlantı oldu. Geçen ay yayınladığım Şangay yazımı okuduysanız Şangay’dan sonra direk Bangkok’a geldiğimi düşünebilirsiniz. İkisi arasına bir seneden biraz daha uzun bir süreliğine İstanbul' kattım. Nasıl mı? Aşağıda açıklayayım, buyurun.
Bangkok maceramın özü Şangay’daki mastır dönemime dayanıyor esasında. Gerek Çin’de hayatta kalmaya çalışma koşulları olsun (kendi çapında bir Survivor programı) gerek 40’tan fazla farklı ülkeden mastır öğrencisi ile 1 sene geçirip farklı kültürleri tanıyarak ufkumun açılması olsun, gerekse aldığım otantik derslerin ve hocaların bana kattığı farklı bakış açıları olsun sadece mastırın başlamasından birkaç ay sonrasında Türkiye’ye dönmeme kararı aldım. Türkiye’ye dönersem daha staj zamanında ayak uyduramadığım kafa yapısına şimdi tamamen karşı olacaktım ve bu beni içten içe bitirecekti.
O kısa süre içerisinde fark edecektim ki aynı düşüncelere sahip olduğum Türkiye’deki arkadaşlarımdan daha farklı düşünür olmuş ve hatta neredeyse fikir paylaşamaz olmuştum. Tüm bu öğrendiğim, deneyimlediğim farklı hayatlar, bakış açıları ve kültürler bana dünyaya, yaşama, hayatıma, geleceğe, geleceğime daha farklı bakmayı öğretti. Çin’deki 1 senemi anlattığım önümüzdeki ay yayınlayacağım yazımda bu bahsimi daha detaylı okuyabilirsiniz.
Peki Bunu Bile Bile Neden Türkiye’ye Döndüm?
İlk sebebim mastırımın ilk yarısında çalışmayı üniversiteden beri düşündüğüm bir şirketin İstanbul lokasyonundan kabul almam oldu. İkinci olarak bu şirketin çok güzel bir kariyer başlangıcı olacağına ve bana çok şey öğreteceğine inanmamdı. Özetle aldığım teklifi geri çevirip Çin’de gene aynı düzeydeki bir şirketi aramak yerine elimdeki fırsatı geri tepmeyip İstanbul’u yeniden değerlendirmeyi seçtim ki 2016-2017 senesinde kaldığım İstanbul, Türkiye macerası bana pek de iyi gelmedi. Ekonominin kötüleşmesi, bunun kazandığım paranın değerini yitirmesine etkisi, politik olarak doğru olmadığını düşündüğüm kararların alındığı ve özgür hissetmediğim bir ortamın gittikçe kökleşmesi, şirketimde hakkettiğimi almadığımı hissetmem ve üzerine ülkede kadın olmanın getirdiği zorluklar eklenince bünyem mavi ekran vermeye başladı.
İş bulmadan istifa ettim. Yetmişti. Emeğimin karşılığını almadığımı, insan olarak değer görmediğimi ve bunun kültür haline geldiğini düşündüğüm yerden daha iyi bir yer bulabilirdim.
İş bulmak için izlediğim yollara değinmeden önce...
Neden Bangkok?
E-ticaret sektöründe çalışan biri olarak start-up ve büyük e-ticaret şirketleri için Güneydoğu Asya’nın, özellikle Bangkok’un bir cennet olması en büyük etkenlerden biri. Gerek devletin verdiği destekler gerek marketin ve tüketicinin yarattığı avantajlar benim sektörümdeki iş olanaklarını arttırıp burayı yeterince çekici kılıyor.
İkinci olarak Şangay yıllarımda da çalışmak istediğim Çin merkezli global bir e-ticaret şirketinin (Alibaba Grup) Bangkok’ta expatlara açık pozisyonlarının olması. Profesyonel olarak isteklerime hizmet eden Bangkok’un aynı zamanda özel hayatımdaki diğer seyahat ve benzeri etmenler için de yeterince bonkör olması krema üzerindeki çilek oldu.
İş Bulmak İçin Hangi Yolları İzledim?
Öncelikle belirtmek isterim ki pek kolay olmadı. İlk olarak Linkedin’den çalışmak isteyeceğim şirketleri bulup bana uygun olacağını düşündüğüm pozisyonlara başvurdum. Aylarca dönüş almadım. Şaşırmadınız değil mi?
Daha sonra bu şirketlerde çalışan tanıdık var mı, varsa onlar aracılığı ile özgeçmişimi gönderebilir miyim diye baktım. Yoktu ki zaten ne bekliyordum. Genelde insanımız Uzakdoğu Asya’ya balayına gider.
Kendi kontaklarımdan bir bağlantı bulamayınca benimle aynı mastır okulundan önceden mezun olmuş ama daha kontağım olmayan, tanıdığın tanıdığı gibi her türlü kontağı bulmaya çalıştım. Tanıdık vasıtası ile istediğim şirketlerle iletişime geçme fırsatını yakaladım ancak çeşitli sebeplerle CV’mi IK’ya dahi yollamadılar. Bir tanesi beni tanımadığını, tanımadığı kişilerin CV’sini iletmediğini bir diğeri benim istediğim pozisyona bakan IK’yı bilmediği için yardım edemeyeceğini belirtti. Ne var yani IK’yı öğrensen bir şey mi kaybedersin, e ben senden iş istemedim ki topu topu IK’ya CV’mi iletmeni istedim onlar zaten mülakatla karar verecek beni işe alıp almamaya diye söylendim mi? EVET(:
Burada bir es verip yurtdışında farklı kültürden ve düşünceden insanların olduğunu ve buna saygılı anlayışlı olmayı öğrenmeniz gerektiğini söylemek isterim. Bizim kültürümüzde dişe dokunmayacak ricalar dışarıda farklı karşılanabiliyor. Yurtdışında çalışmak, okumak ya da yaşamak istiyorsanız en başta buna kendinizi hazırlayın.
Konuya tekrar dönecek olursak, benim asıl hedefim Alibaba Grubu idi. Yukarıda bahsini ettiğim taktikler boş çıkınca hedefimi insan kaynaklarına çevirdim ve onlara ulaşmaya çalıştım. Hepsi nafileydi. Gene aylarca dönüş almamıştım. Halbuki emindim bir kendimi fark ettirebilsem mülakat alabilirdim. Yılmadım, insan kaynaklarına ve şirkete ulaşmaya çalışmaya devam ettim. Bir gün telefonum çaldı, yabancı bir numara. Bangkok Lazada ofisinden (Alibaba Grup altında bir şirket) arıyorlardı. SO-NUN-DA Bangkok Lazada ofisinden arıyorlardı! IK'larına attığım CV'mi gördüklerini ve mülakata girmemi istediklerini, telefon ile mülakatı yapabileceğimizi belirtip ne zaman uygun olduğumu sordular. Dedim durun! Biletimi aldım yarın geliyorum, yüz yüze konuşalım önümüzdeki hafta. Nitekim iş bulmak için bizzat oraya gitmenin işleri bir tık kolaylaştıracağını düşündüğümden biletimi gerçekten de almıştım. Eğer ki o telefonu almasaydım bir sonraki hamlem Bangkok'ta birebir fuarlara ve networking etkinliklerine katılarak şansımı denemek olacaktı.
3-4 hafta süren 6-7 ayrı basamak sonrası işe kabul aldım. Bölgesel ekipte 6 ülkeden sorumlu istediğim şirkette kendi seçtiğim müdür ve pozisyonda başlayacaktım. Kendi seçtiğim diyorum çünkü bana 3 ayrı pozisyon sundular, dolayısıyla süreç biraz uzadı farklı müdürler ile mülakata girdiğim için.
Özetle bu süreç ne kadar yıldırıcı engeller çıkartsa da yılmadan devam etmeye baktım hep. Kendimi tanımanın bana verdiği özgüveninin yitip gitmesine izin vermedim. Bakmayın bu kadar rahat olmadı yaşaması yazması gibi. Ama her şey kendi değerimi önce benim bilmem ile başladı.
Bir başkasının ilk tercihi olacağınıza inanıyorsanız, aylar süren insanı dibe çeken sonuçsuz bir dönemden geçiyor dahi olsanız yılmayın! Bir yerlerde hakkettiğinizi düşündüğünüz değeri bulacağınız bir kapı mutlaka var.
Ben işe kabul aldıktan sonra çıktığım ilk Tayland içi seyahatim Kanchanaburi'den fotoğrafları buraya bırakıyor ve sizin de kendi mutlu yolunuzu bulmanızı diliyorum. Sevgiyle kalın.
Not: Soldaki fotoğrafta filleri yıkadığımız icin filler bizimle oyun oynamaya kendileri ikna oldular ve üzerilerine çıkmamıza izin verdiler. Bu fotografta kendisi hortumu ile bize su atmadan 5 saniye oncesi(: